Avrasya Yakali Güvercinler Çaprazinda
Avrasya Yakali Güvercinler Çaprazinda

مجموعه‌ی شعر سپید در صلیب یاکریم‌ها به قلم خانم سهیلا بنیادی از مجموعه کتابهای منتشر شده از هنرجویان کلاس‌های “ادبیات خلاق” میباشد‌.این کلاسها با طراحی و مدرسی “وحید ضیایی”با شیوه‌های متفاوت آموزش ادبیات از سال ۱۳۹۰ در سطح کشور برگزار میشود.
در بخشهایی از مقدمه‌ی این کتاب به قلم دکتر ضیایی میخوانیم:
واژه کالبد آدمی‌ست و روحی که از جنون بر آن میدمم تا با زنجیره‌ای از بردگان آزاد شده،دنیایی نو را آغاز کنند.
همچنین در بخشهایی از مقدمه دکتر ضیایی کلان بندهای نثر یا پادگان نظم را مارشی نظامی برای سان دیدن خدایگان متن می‌داند و معتقد است که کلمه باید آزاد باشد تا نویسنده بدون اجبار توازن و وزن بتواند در دنیای شعر و کلمه پرواز کند.و در این باره می‌ندیسد:
من به طبیعت واژا برگشتم.از نظم تظاهر و تظاهر به نظم سر باز زدم.اصالت را به دامن غریب افتاده‌ی کلمه دادم و با معجزه‌ای عجیب بردگان واژگانم را بند گسستم.
در این کتاب با ارجاعات مختلفی روبرو هستیم.مثل ارجاع به داستانهای کهن،باورهای دینی و قدیمی:
نام تو
شناسنامه‌ی بی‌نام من
و آدرسی که
تا نیل هم رسیده است.
و همچنین در این شعر میخوانیم:
خوابهایم را
ناگفته یوسف می‌شوی
و راه‌هایم را
نادیده خضر.
همچنین در برخی شعرها پیچیدگی‌های عاشقانه‌ی دنیای زنانه به زیبایی به تصویر کشیده شده:
از این پل معلق
تا قفل دستهای تو
دست‌هایم
پنجره‌ای قدیمی.بسته
بوسه‌های لبالب
شانه‌هایی
در گودیش دریاچه
و پاهایی که خیس گندم‌زاریست
که تو آبش دادی.
در صلیب یاکریم‌ها دنیای زنی‌ست که کلمه را از درون قفس سینه رها میکند تا دریا،کوه،طبیعت و گذشته و آینده را به زنانه‌ترین و احساسی‌ترین شکلش بگردد و شعر شود:
سنگت را به سینه
دلم را به دریا
می‌زنم دور این دایره‌ها را
روی این خمیده‌ها
دستی‌ست
پر از سنگریزه‌های یک رود
و سری
رو به سمت شانه‌هایت
دیگر به سنگ نمیخورد
و در شعری دیگر میخوانیم:
از نامت که پر میشوند
این کاغذها هم
هوای پرواز می‌کنند
نامت
بی‌چترترین زن دنیا را
شوم می‌کند
دارند برای آمدن باران
دعا می‌کنند.
در صلیب یاکریم‌ها تجربه‌ای است از نخستین رهایی‌ها.واژه‌ها آزاد و رها می‌چرخند تا گاهی از دنیای باستان و گاه از خاک و آسمان همزاد خود را در دنیای کنونی بیابند و گاه دنیای سرخ کودکی را به جهان خاکستری بزرگسالی قلمه بزنند.

 

***

 

Soheila Bonyadi Hanım’ın Avrasya Yakali Güvercinler Çaprazinda” beyaz şiir koleksiyonu yaratıcı edebiyat dersi öğrencileri tarafından yayınlanan kitaplardan biridir.Bu kitaptaki şiirler hem Farsça hem de İstanbul Türkçesi olarak yazılmıştır.Yaratıcı edebiyat dersleri Vahid Ziaei tarafından tasarlanıp öğretilmektedir. farklı yöntemlerle edebiyat öğretimi 1390 yılından beri ülkede yapilmaktadir.
Bu kitabın Dr. Ziaei tarafından yazılan giriş bölümünün bölümlerinde şunları okuyoruz: Söz, bir insan bedeni ve bir özgür köleler zinciriyle yeni bir dünyaya başlamak için delilik ile sürdüğüm ruhtur.Yazarın şiir ve kelimeler dünyasında dengeye zorlanmadan uçabilmesi için özgür olması gerekir. ve tartar ve yazar: Sözün doğasına döndüm.Sözün ayağındaki zincirleri çözdüm.
Bu şiir koleksiyonunda eski hikayelere yapılan göndermeler, dini ve mitolojik inançlara yapılan göndermeler gibi çeşitli göndermelerle karşılaşıyoruz:
Senin ismin
Benim isimsiz kimliyim
Ve nile kadar uzanan
Bir adres gibi.
Ve birde bu şiirde okuyoruz:
Ve geceler
Bir rüya tekrarlaniyor
Bir kimse
Avrasys yakali güvercinler çaprazinda
Ölmüş.
Ve:
Rüyalarimi
anlatmadan Yusuf oluyorsun
Ve yollarlml
Görmeden Hizir.
Ayrıca, bazı şiirler kadın dünyasının romantik karmaşıklıklarını güzel bir şekilde tasvir ediyor:
Bu konsol köprüsünden
Senin ellerinin kilitine kadr
Ellerim
Eski bir pencere.kapali
Dopdolu öpücükler
Göl derinliği olan
Omuzlar
Çevre kostumu giyimlerin
Omuzunda
Sürahiler
Ve buğdayliktan arda kalan
Islak bacaklar
Ki sen sulamişsin.
Avrasya Yakali Güvercinler Çaprazinda denizi, dağları, doğayı, geçmişi ve geleceği en feminen ve duygusal biçime dönüştürmek ve şiire dönüştürmek için, sözü göğsünden özgürleştiren bir kadının dünyasıdır:
Taşini göğsüne
Yüreyimi denize
Vuruyorum
Bu çevrelerin etrafinda
Bu bükülmüşlerin üzerinde
Bir elvar
Bir nehirin çakillariyla dolu
Ve bir baş
Omuzlarina doğru
Daha taşa deymiyor.
Ve başka bir şiirde okuyoruz:
Isminden
Doluyor
Bu kağitlarda
Uçuş arzuluyorlar
Ismin
Dunyanin
En şemsiyesiz bir kadinin uğursuz yapiyor
Yağmur yağişi
Ičin dua ediyorlar
Avrasya yakali güvercinler çaprazinda şiir kitapinda,
ilk teslimatların deneyimidir.Kelimeler özgürce ve özgürce hareket eder, bazen antik dünyadan, bazen şimdiki dünyada topraktan, gökyüzünden ve havadan, bazen de kırmızıdan karşılığını bulur. dünya bir çocuğu yetişkinliğin gri dünyasına böler.

 

***

 

Avrasya Yakali Güvercinler Çaprazinda

 

***

 

Avrasya yakalı güvercinler çaprazında

Özlemekteyim Züleyha
Tabaklara diyelim ki
Saatlar olsun
Giyimler dönsünler
Çocuklar uykuya dalsınlar
Ve namazlarımı
Varlığına satım
Şimdi
El ele
Deyiliz biz
Ah
Ondan sonraki tanrı
Nekadar da yakındır
Ve benim
Namazlarımdan gerilenen
Bir dağ bırakmışım.

۲
Izinsizmiş bu kanad çalışı
Kanadlarını aç
Bu dans bahanesizdir
Bu istenmeyenler tekmeliyorlar
Ve bu vucud
Sular koruyuşunda
Asla üşümüyor
Kendini kucakla
Ireli git endamların çatışmasında
Ve o ruh ki
Acı vermekten hiç anlamıyor
Kiy ki
Oluşunu
Kanım
Papatya kokusu doğsun
Ve yüreyim
Işığı
Boyuna
Çiftlesin
Ah
Çiftliyorum
Yusufu Valiesrle
Izinlerinin ağrısı
Bana yakınlaşmış

۳
Yatağı makineli
Bakanı bir kadın
Ve iki bin gecesi
Hala Şehrazatı var
Öyküleri
Bir ülkeymiş
Ağaçlar
Bahçe kepçesinde
Ayran çorbası içiyorlar. Kendi soğuk
Doktoru
Bukadar dondurma çubuğuyla
Hasta değil
Yokmuş ki yokum
Beni kendiyle götürmüş
Kitaplar tiyatro olmuş
Evler yakın
Yalanlar burun uzadan
Ve ekmekler
Bölünmüş
Keşke
Bu saklambaç oyunu
Sobesi olmayaydı.

۴
Çıldırmamışım
Kafaya vurmuşum
Bu şimşekleri
Göze almışım
Bu örgü
Kalargı olmuş
Ve perişan uykulu ben
Ne
Uykuya dalmışım
Hesaplsdığım
Karlarla
Duyarlı deyildir
Tırnaklarım düzenlenmiş
Tane tane
Beyaz ve beyaz
Çıldırmışım
Rüya görem
Istiflemiyor
Hiç bir kimse
Kuyuda olan
Bir güneşi.

۵
Bakışlar bende koşuyorlar
Ben
Menekşeye bakışımda
Bakışlar tokatlıyorlar
Taylar
Işık hızının başdöndürücüsünde
Günler
Unutuluyorlar
Ve geceler
Bir rüya tekrarlanıyor
Bir kimse
Avrasya yskalı güvercinin çaprazında
Ölmüş.

۶
Aynaya gidiyorum
Güneşdir
Gözlerime makyaj yapıyorum
Ve dudaklarımı
Parlayan bir dudak boyası sürüyorum
Elektrik kesilmiş
Güneş yok
Gölgem
Gölgenle
Doluyor
Ve dudaklarım
Donup kalıyor
Gözlerimden boşalan
Bir aynaya.

۷
Kendimi geçindirmişim
Seni kayıtlamışım
Halimi hiç sorma
Senin ismin
Benim isimsiz kimliyim
Ve nile kadar uzanan
Bir adres gibi
Burada birisi
Kesilmiş ellerin
Kayıtını yapıyor.

۸
Tren tünelden geçtiği an
Adam
Oğluna
Sarıldı
Tren tünelden geçtiği an
Adam
Kadına ulaşamadı
Tren tünelden geçtiği an
Kadın
Ulaşmadığı Isaya
Ağladı.

۹
Bu konsol köprüsünden
Senin ellerinin kilitine kadar
Ellerim
Eski bir pencere.   Kapalı
Dopdolu öpücükler
Göl derinliği olan
Omuzlar
Çevre kostumu giyimlilerin
Omuzunda
Sürahiler
Ve buğdaylıktan arda kalan
Islak bacaklar
Ki sen sulamışsın.

۱۰
Pero çista
Sokağım dikey
Yaptığım kaza ciddi
Ve ben
Dururken komaya girmişim
Yoksun
Havamı kesmişler
Şimdi
Bir diri heykel
Sokakta yatay
Yağmur altında
Addımlıyor.

۱۱
Artık
Hiç bir boyam yoktu
Hepsini gelmişti
Düz
Kendimi toplamıştım
Ta ki sapmayam
Bu delikten
Ta ki bu tüzük
Hepsini bitire…
Kendime yas tutmuştum
Bitirdi beni
Her kimseyi geldik
Yakınsak
Sapkın
Şimdi
Boyalarından
Yeşilleniyorum.

۱۲
Sürüşünün ustalığıyla
Değil
Tekerliklerinin izi
Beni kaybettirdi
Hiz tümseklerinin üzerinde
Duruşa kadar
Yol yokmuş
Ve ben
Kırmızı ışıklarımla
Bir dünyayı
Ellerine
Yönlendiriyordum.

۱۳
Fay hatları
Uyutuyor
Zatürreesini
Tedavi
Ve kurtları
Hepsi kurnaz
Elinde değil
Bu başkent
Yüreyile
Ellerinden titriyor.

۱۴
Aldatıyorum
Saati
Gölü
Sen bir nehirle
Şehrin ortasından geçmişsin
Deniz
Güzel birıssız çölmüş
Bir güvercin
Nehir kıyısında
Su içiyor
Ben
Taş yiyorum
Yağmur ol
Taşım
Su istiyor.

۱۵
Kar kürüyen
Bir bavul
Bir çocuğun avına ulaşmadı
Bir kadın
Yeniden gelinnik giyip evlendi
Ona makyaj yaptılar
Yeniden av
Ama
Havuç
Kömür
Bir kadın
Ki eline
Bir süpürge verdiler.

۱۶
Dönüyorum
Bakışlarından
Va kalıyorum
Bir değilmemiş (Sib) sözcüyunde
Ta li yirmi dört saatli
Bir fotoğraf
Elma(Sib) kokusunu
Görüntülesin.

۱۷
Taşını göğsüne
Yüreyimi denize
Vuruyorum
Bu çevrelerin etrafında
Bu bükülmüşlerin üzerinde
Bir elvar
Bir nehirin çakıllarıyla dolu
Ve bir baş
Omuzlarına doğru
Daha taşa deymiyor.

۱۸
Rüyalarımı
anlatmadan Yusuf oluyorsun
Ve yollarımı
Görmeden Hızır
Söyle bana
Bunu nasıl başarıyorsun
Nasıl?

۱۹
Isminden
Doluyor
Bu kağıtlarda
Uçuş arzuluyorlar
Ismin
Dunyanın
En şemsiyesiz bir kadınını uğursuz yapıyor
Yağmur yağışı
Için dua ediyorlar

۲۰
Evsiz bir karga
Kara bir konik
Iki yüzlü bir suçlu
Neden hiç bir kimse demedi
Küçük kara balık

۲۱
Müstekbel dir
Ve ben
Hala kompozisyon yazıyorum
Mimar oluyorum
Bütün pencereleri
Gözlerinin doğusuna doğru
Resim oluyorum
Bütün duvarlar yüzünle yıkılıyor
Şair oluyorum.  Kaygısızlanıyorum
Dünya
Sadece
Bir kelimedir
Sen!
Tut ki ben
Kesin bir sıfır olayım.